Türkiye’de ve dünyada hızla tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları gittikçe düşmektedir. Diğer bağımlılıklar gibi teknoloji ve kumar bağımlılığı da kişiye, aileye ve topluma psikolojik, sosyolojik ve ekonomik zararlara yol açmaktadır.
Bağımlılık kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiler. Toplumun felaketi sayılabilecek bağımlılıkları engellemek ancak iyi bir koruyucu halk sağlığı yaklaşımıyla mümkün olur.
Psikiyatrik bir sendrom olan bağımlılığın tanısı için aşağıda sayılan ölçütlerin yalnızca üçünün bir arada görülmesi yeterlidir.
Bağımlılık Döngüsü
Fiziksel bağımlılık, kullanılan maddeye karşı bir adaptasyon gelişmesine bağlı olarak maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Ruhsal bağımlılık ise kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme/giderme amacı ile o maddeye düşkünlüğüdür.
Bağımlılık ciddi bir hastalıktır. Bağımlılığa ilişkin beyinde birçok nörokimyasal, nörofizyolojik değişimler saptanmıştır. Bağımlılık tedavisi, belirli şemaları ve ilkeleri içeren kapsamlı bir protokol ile sağlanabilir. Bağımlı kişiler bağımlılığın bir hastalık olduğunu kabul eder ve hastalıklarda uyulması gereken kurallar olduğunu bilirlerse tedaviye uyumları artmaktadır.
Bağımlılık nedir?
Bağımlılığı bağımlı kişilik ve bağımlı davranış olmak üzere ikiye ayırmak gerekiyor. Bağımlı kişilik başka bir nesneye, kişiye veya herhangi bir şeye bağlı olan ve onsuz yaşayamadığını düşünen bir kişilik tipidir. Bağımlı davranış ise belli bir davranış tipine, belli bir eyleme bağımlı olan, yani onu sürekli yapmak isteyen ve gittikçe daha fazla yapmak isteyen kişilerin göstermiş olduğu davranıştır. Bağımlıyı bağımlı kişilik olarak ele aldığımızda bir kişilik özelliğidir.
Bu özelliğe sahip olan kişiler bir kişiye bağımlı olur ve o kişi olmadan yaşayamayacaklarını düşünürler. Bazen karşıdaki kişiye zarar verecek kadar sürekli onunla beraber olmak isterler. Bunlar mesela gündelik hayatta karşımıza çıkan “ya benimsin, ya toprağın” mantığı içinde davranışta bulunan kişilerdir. Çünkü kendilerinin karşıdaki kişi olmadan, bağımlı oldukları kişi olmadan hayatta kalamayacaklarını ve hayatta kalasalar bile bunun pek anlamının olmayacağını düşünürler. Bağımlı davranışın ise bir takım temel özellikleri var.
Bunlardan bir tanesi de sürekli tekrar edilmesi ve tolerans sınırının yükselmesidir. Dolayısıyla bağımlı davranışta bulunan kişiler de yapmış oldukları davranışlara tolerans göstermeye başlarlar ve gittikçe daha fazla o şekilde davranmaya başlarlar. Örneğin sigara bağımlılığı, sürekli olarak sigara içme isteği ve gittikçe daha fazla sigara içme isteğiyle koşullanmış olan sigarasız yapamayacağını düşünmek gibi duygu ve düşüncelere yol açan bir davranıştır.
Bağımlılığın belirtileri nelerdir?
Sürekli olarak aynı davranışta bulunmayı istemek, bağımlılığın en büyük belirtilerinden birisidir. Bağımlı davranış olarak düşünecek olursak, sürekli olarak sigara içmeyi istemek bağımlılığın bir işaretidir. Bağımlı kişiler, gittikçe bu özellikleri geliştiriyor ve tolerans sınırlarını genişletiyorlar. Dolayısıyla gittikçe daha fazla içme ihtiyacı duyuyorlar. Onsuz olamayacaklarını hissediyorlar.
Onsuz yapamayacaklarını düşünüyorlar. Dolayısıyla onsuz olduğu zaman yoksunluk belirtisi gösteriyorlar. Madde bağımlılığı veya sigara bağımlılığı konusunda genellikle yoksunluk belirtileri şunlardır: Kaygılanma, sinirlenme, hırçınlaşma, hızlı nefes alıp verme, ellerde terleme gibi.
Sadece zayıf karakterli ve/veya davranış problemi olan bireyler mi bağımlı olur?
Böyle bir genellemeye gitmek biraz zor. Evet, zayıf karakterli diye ifade ettiğimiz, kendi sorunlarını üstlenmekten kaçınan kişilerin bağımlı olma ihtimalleri daha yüksektir. Ancak her zaman böyle bir genellemeye gitmek doğru değildir.
Çünkü bazen güçlü karakterli olduğunu düşündüğümüz insanlar da bağımlı olabiliyorlar. Ancak özgüvenleri düşük olan, kendilerine çok fazla saygı duymayan kişilerin bağımlı olma ihtimalinin bir miktar yüksek olduğunu da belirtmek gerekir.
Çocuklarımızı madde, alkol ve sigaradan nasıl uzak tutabiliriz?
Sağlıklı yaşam becerilerini geliştirerek, çocukları destekleyerek, onlarla daha fazla vakit geçirerek, yaşamları hakkında fikir sahibi olarak ve yaşlarına uygun doğru önleyici bilgiler vererek çocukları bağımlılıktan uzaklaştırmak mümkündür.
Aileler çocuklarını bağımlılıktan uzak tutmak için neler yapmalıdır?
Ebeveynlerin doğru rol modelleri olması lazım. Ebeveynlerin alkolik olmaması yetmez. Çünkü zaten alkolik bir ebeveyni çocuk rol model almaz. Aksine, bu şekilde büyüyen çocukların alkolden daha çok nefret ettiklerini biliyoruz.
Ancak ailenin içinde alkolün çeşitli vesilelerle bir eğlence aracı olarak sık kullanılması, alkolün çok güzel bir şey olarak sunulması, bir kültür olarak bunun çocuğa verilmesi o çocuğun da alkol kullanmasını kolaylaştırır. Ve eğer genetik bir yatkınlığı varsa veya daha ileriki dönemlerde yaşayacağı bir takım streslerle, sorunlarla bu bir bağımlılığa dönüşebilir. Öte yandan ebeveynin çocuğuyla iletişimi de çok önemli.
Ebeveyni ile iletişimi bozuk olan gençlerde; mesela çok aşağılanan, hor görülen, hiçbir yaptığı beğenilmeyen, sürekli eleştirilen çocuklarda alkol ve uyuşturucuya yönelmeyi sık görüyoruz. Bunun tam tersi çok fazla şımartılan, hiçbir sınır konulmayan, ne zaman geldiği-gittiği belli olmayan daha küçük yaşlardan itibaren çok geç saatlerde dışarıda kalmasına kontrolsüz bir şekilde izin verilen gençlerde de yine bu tehlike çok fazla.
Çocuğumda teknoloji bağımlılığı belirtileri var. Ne yapmalıyım?
Çocukta teknoloji bağımlılığı belirtileri varsa, ilk başta şunu tespit etmek gerekiyor: Bu bir teknoloji bağımlılığı mıdır, yoksa ciddi anlamda hayata zarar verecek şekilde bir kötüye kullanım mıdır? Teknoloji bağımlılığı varsa mutlaka psikolojik ve psikiyatrik desteğe başvurmak gerekir.
Uzman görüşü almak ve bağımlılık tanısı konulduktan sonra tedavisine başlanması gerekir. Çünkü bağımlılık dediğimiz şey bir hastalıktır. Hastalıktan bahsediyorsak tedaviden de bahsetmemiz gerekiyor. Tedaviden bahsediyorsak da orda bir ehil insan, uzman insan görüşüne, yardımına desteğine başvurmamız lazım.
Şayet sorun bağımlılık düzeyinde değil, kötüye kullanım düzeyindeyse; yani kişi interneti veya teknolojik araçları hayatında olumsuz etki edecek düzeyde kullanıyor ise, o zaman bu olumsuz ve kötüye kullanıma sebep olan faktörlerin üzerinde durmak lazım. Yasaklamak, çocuğa yaptırımlar uygulamak bir yere kadar fayda sağlar. Önemli olan o kötü ve yanlış kullanıma, olumsuz sonuçlarına rağmen kullanmaya devam etmeye neden olan risk faktörlerini ortadan kaldırmaya çalışmaktır.
Güvenli ve kontrollü internet kullanımı becerilerini çocuklarımıza nasıl kazandırabiliriz?
Güvenli ve kontrollü bir internet becerisini kazandırma şüphesiz hem bilgi tarafı olan hem uygulama tarafı olan bir özellik. Bu anlamda anne babanın ve okulun çocuklara bu becerileri kazandırmak için ciddi anlamda bir eğitim vermesi lazım. Öncelikle olaya sadece güvenli kullanma olarak bakamayız.
İnterneti doğru, güvenli ve etkili kullanmanın pek çok boyutu var. Aktif kullanma eğitimi, yani kişinin sadece tüketmesi değil, aynı zamanda internette bir şeyler üreterek var olması çok önemli becerilerden bir tanesi. Bir süre içerisinde kullanma, amaçlı kullanma; yani sadece vakit geçirmek için değil, amaç doğrultusunda internet kullanmak da çok önemli. Sorumlu kullanma, yani kullanırken kimseye zarar vermeme yine önemli bir başka boyut.
Yasal kullanım, herhangi bir şekilde yasal süreçleri ihlal etmeme başka bir boyut. Tüm bu boyutların hem ailede hem okulda öğretilmesi lazım, birinci olarak. İkincisi; anne, baba ve öğretmen tarafından hem okul bazında hem de aile bazında uygulamaların denetlenmesi ve en önemlisi model olarak rehber edilmesi lazım. Burada tabi bir riskin de üzerinde durmak lazım.
İnternet bağımlılığının yaygınlaşmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de akran çevresinin çocuklar üzerinde baskı kurmasıdır. Bu anlamda bağımlılığın önüne geçme noktasında pozitif akran kültürü oluşturmak, çok kritik bir öneme sahiptir. Yani bağımsız, hayata katılan, interneti doğru, faydalı ve sınırlı bir şekilde kullanan bir akran çevresi ve akran kültürü oluşturmak, internet bağımlılığını önlemede çok önemli bir adım.
"Her insana bağımlılık dokunmadan dokunmayı" amaçlayan Yeşilay, bağımlılık sorununun çözülmesi konusunda ne gibi önerilerde bulunuyor?
Bir maddeye ya da bir alışkanlığa bağımlı hale geldikten sonra bir insanın bundan kurtarılması uzun ve maddi olarak da yük getiren bir durumdur. Bu nedenle Yeşilay başta olmak üzere, önleyici çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları aşağı yukarı on sekizde bir oranında daha ekonomik olan bir yöntemi benimsemişlerdir. Bu da farkındalık oluşturma, eğitme, bilinçlendirme ve sakındırma yöntemidir. Bu sayede başta gençler olmak üzere potansiyel hedef kitlemizi ve tüm toplumu bağımlılık alanlarından uzak tutmaya çalışıyoruz.
Bir de başlangıç döneminde bağımlılıklar var. Henüz bağımlılığın geri dönülemez aşamasına varmayan, çok büyük zararlarını görmeyen ama biraz bilinçlendirildiğinde bu kötü gidişten geri dönebilen kitleler var. Bunlara da hitap ediyoruz. Yeşilay olarak son çalışma alanımız ise belli bir tedaviden sonra bağımlılıktan kurtulan insanların rehabilitasyonu, yani kişinin bağımlılık tuzağından uzak tutacak faaliyetlere yöneltilmesi ve topluma yeniden entegrasyonunun sağlanmasıdır. Bu alanda da Yeşilay'ın son yıllarda giderek artan çalışmaları mevcuttur.